Oynayarak Öğrenme
20 yıl öncesine kadar çocuklar bahçede, hatta okulda vaktinin çoğunu oyun oynayarak geçiriyordu. Resim çeker gibi, kendi beyinlerinde veya arkadaşları ile hayal dünyası kurarak oynuyorlardı. Fakat gittikçe bu faaliyetler üst sınıflardaki gibi öğretmenin verdiği derslerle kayboldu. Birçok okulda eğitim artık dört ya da beş yaşında başlıyor.
Bugün şöyle bir düşünce yayılmaya başladı; çocuk erken yaşta okula başlamazsa, okuma ve matematik gibi önemli konularda geri kalır. Bu düşüncenin sebebi de; “erken başlamak daha fazla öğrenmek demektir” yanılgısına düşmektir.
Fakat birçok bilim adamı, eğitim uzmanları ve çalışanları bile bu yaklaşımın uzun vadeli başarısı sağladığına dair ellerinde az kanıt olduğunu, hatta ters etki yaptığını belirtiyorlar.
Erken yaşta öğretmen gözetimine alınan çocukların olması, eğitim ve keşfe ilgili olan insan sayısını azaltır ve sadece pasif bilgilerden istifade eden, başkalarını takip eden insanlar yetişmeye başlar.
Son on yılda, özellikle, akademik erken eğitim hızlı bir şekilde yayılmaya başladı. “Hiç bir çocuk geri kalmasın” ve “Zirve yarışı” gibi programlar daha çok test ve ders süreci ile sonuçlandı. Araştırmalara göre, bazı ülkeler, Finlandiya ve Estonya dahil zorunlu eğitime yedi yaştan önce başlamıyor. Her iki ülke matematik ve okumada eğitime erken yaşta başlayan Amerika’dan daha yüksek sıralarda yer aldı. Elbette ki, bu ülkeler daha küçük olduğu için eğitim problemleri de az olur.
Bazı araştırmalara göre, okuma ve diğer alanlarda erken yaşta alınan dersler öğrencilere yardımcı olur. Fakat bunun olumlu etkisi maalesef geçicidir. 2009 yılında Almanya Alanus Üniversitesi’nin eğitim araştırmacılarından Sebastian P. Suggate 50’den fazla ülkede 15 yaşında 400 bin çocuğu değerlendirerek erken yaşta okula başlamanın üstünlüğü olmadığını kanıtladı. Suggate, 2012 yılında yaptığı bir başka araştırmada ise, 83 öğrenciden oluşan grubu birkaç yıl değerlendirdi. Sonuçta profesör beş yaşında okumayı öğrenmeye başlayan çocukların daha geç yaşta öğrenmeye başlayan çocuklara aynı oranda okuduğunu kavrama konusunda kötü oldukları sonucuna vardı.
Son 20 yılda bilim adamları çocukların nasıl öğrendiğini daha iyi anlamaya başladılar. California Üniversitesi’nden Jay Giedd insan beyninin doğumdan ergenliğe kadar nasıl şekillendiğini inceledi. Giedd, yedi ya da sekiz yaşından küçük olan çocukların çoğunun keşfetmeye daha yatkın olduklarını, erken akademik eğitimin yarattığı sorunun çocukların keşfetme isteğini azalttığını belirtiyor.
Özellikle, bu iş okuma sürecini hızlandırmakla olmaz. Okumak, yürümek gibi doğal gelişmiyor. Çünkü insan sadece 6 bin yıldır okuyabiliyor. Okumaya teşvik edilebilir, ama erken yaşta mecbur etmek doğru değil.
Derleyen: Harun Güngör
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.
Sizlere en iyi alışveriş deneyimini sunabilmek adına sitemizde çerezler(cookies) kullanmaktayız.